• ŞEpnolat üst

İslam ve Türk düşünürlerine göre felsefe nedir?

  • Büyükşehir-1

ERKHABER / ERZURUM - Felsefe eski Yunanca (filo-sofia) şeklinde yazılan bir kelime. Filo sözü sevgi, seviyorum, dostluk gösteriyorum anlamına geliyor. Sofia kelimesi de, bilgelik (:hikmet) manasınadır. Filosofia adından hareketle “bilgelik sevgisidir.” Eskiler felsefe sözcüğünü hikmet diye çevirmişlerdir. Buradan hareketle felsefe; hikmet sevgisi. Filozof; hikmeti seven. Hikmet; Bilgelik (sofia). Hakîm; Bilgi seven (sofos) anlamlarınadır.  Bilgelik ya da hikmet sözcüklerini felsefe ile eş anmalı olarak kullanıyoruz. Eş anlamlı olmasına rağmen Türkçede felsefe, filozof ya da feylesof sözcüğünü tercih ediyoruz.  Hikmet, gerçeğin düşünce yoluyla araştırılmasıdır.  Hikmetli/bilge insana  (hekim, hâkim değil ) hakîm denir. 

 

Hemen her filozofun felsefe tanımı vardır.

 

İlk İslam filozofu El- Kindi (801-873)’ye göre felsefe; “insanın gücü yettiği ölçüde Allah’ın fiillerine benzemesidir. İnsanın kendini bilmesidir, İnsanın gücü ölçüsünde eşyanın hakikatini bilmesidir. Felsefe sanatların sanatı, hikmetlerin hikmetidir.”

 

Farabi (870- 950)’ye göre ise felsefe : “Büyük hikmeti tercih etmek ve onu sevmektir. Bunu edinen kimseye filozof derler ve filozof adıyla da büyük hikmeti seven ve tercih eden kişiyi kastederler.  Felsefe ilimlerin ilmi, ilimlerin anası, hikmetlerin hikmeti ve sanatların sanatıdır. Felsefe kendisiyle mutluluğa erişilen meslektir. Felsefe, gayesi sadece iyiyi kazanmak  (öğrenmek) olan sanattır.”

 

İhvan-ı Safa (Safa kardeşler)’e göre felsefe: “Tümel bilgidir. Eşyanın illetler ve sonuçlarıyla beraber hakikatini, onların yapılandığı tab’larının (tabiat, karakter, huylarının) mahiyetini, niçin yaratıldığının sebeplerini bilmek ve bütün bunları insanın gücü ölçüsünce tümel bilgi olarak kuşatmaktır. Felsefe başlangıcı ilimler sevgisi, ortası insanın gücü oranında var olanların hakikatini bilmesi, sonu da bilgiye uygun düşen söz ve davranışlardır.”

 

Harizim (780- 850)’e göre felsefe: “Eşyanın hakikatlerin bilmek ve en uygun olanı yapmaktır.”

 

Ragıp İsfehani (934-1008) de felsefeyi şöyle tanımlar: “Hikmet, ilim ve akılla gerçeğe ve doğruya ulaşmaktır. Allah’ta hikmet: bilmek ve onları son derece sağlam olarak icat etmektir. İnsan da hikmet ise: varlıkları bilmek ve iyilikleri yapmaktır.”  

 

Her şeyi bilmek ancak Allah’a mahsustur görüşünü Descartes (1596-1650) de şu cümlelerle ifade eder: “Hakikatte yalnız ve ancak Tanrı’dır ki, tam olarak bilge (hakîm)’dir. İnsanlar ise, hakikatler hakkında az veya çok bilgi sahibi oldukları ölçüde bilgelik sahibidirler…”

 

Hikmet hem Allah’ın sıfat hem de Kuran hikmetli kitaptır.  

 

Hikmet verilen ve hikmeti kimin anlayacağını Kuran şöyle açıklar:

 

“O, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona pek büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak sağlıklı düşünen akıl sahipleri anlar.” Bakara suresi, 269.

 

Bayraktar Bayraklı hocamız bu ayetin mealinde hikmeti; “yanlışa, sapkınlığa engel olma bilgisi, bilgeliği. Sağlıklı düşünme, gerçeği kavrama, doğru hüküm verme yetisi” olarak açıklar.

 

Yine bir diğer ayette:  “Ant olsun, biz Lokman'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye layıktır.” Lokma, 12.

 

Hz. Peygamber de hikmetten uzak ve yetim kalmamamızı öğütler : “Hikmet Müslümanların kaybolmuş malıdır, nerede bulursa alır.” “Hikmetin başı, Allah korkusudur.”

  

Kuran Hz. Peygamberi hikmete, hikmetli söze, nezaketli olmaya çağırır   : “Bütün insanlığı) hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır. Ve onlarla en güzel, en inandırıcı yöntemlerle tartış. Şüphesiz, O'nun yolundan kimin saptığını en iyi bilen senin Rabbindir ve yine doğru yola erişenleri de en iyi bilen O'dur.” Nahl Suresi, 125.

 

Peki, Kuran, peygamberden hikmetli olmayı isterken, hepimizden özellikle de ailelerden, öğretmenlerden, ibadethanelerde görevlilerden, askeri kışlalardaki komutanlardan ve dahası aktif siyasetin içerisinde olanlardan da bunu istemektedir.

 

Cami, kilise, okul, mahkeme, millet meclisi kürsüleri, seçim meydanları edepten, nezaketten ve hikmetten uzak olursa hoyratlık,  yobazlık baş gösterir.  

 

Filozof Senaca (M.S.4-73)’ya göre felsefenin ilk konusu, insanı nezaket ve terbiyeye hazırlamaktır.

 

İbn Sina ( 980-1037)’ya göre felsefe: “İnsanın bilebileceği oranda tüm şeylerin hakikatlerinin bilinmesidir.”  

 

İbn Arabi (1165-1240)’ye göre felsefe: “Hikmet insanın gücü nispetinde Allah’a benzemektir... İnsan elbette ki mabut (ilah)olamaz fakat O’nun sıfatları ile sıfatlanabilir. Hakîm (filozof) her şeyde illet arayan kimsedir.  Feylesofun manası hikmeti sevendir. Yahut denilir ki muhabbet (sevgidir). Her akıl sahibi hikmeti sever. Hikmet, bilgisizliği ve karanlığı ortadan kaldırır.”

 

İsmail Ankaravî (Ö.1631) ise, “Hikmet  (felsefe) sözünde ve yaptıklarında isabetli olmaktır.   Filozof o kimseye derler ki, her şeye hakkını verir ve zamanı gelmeden bir şeyi aceleye getirmez” diye tanımlar.

 

Okurlarım, bu tanımlardan sonra içlerinden geçirerek derse ki peki sizin felsefe tanımınız nedir?

 

Bana göre felsefe: “Bilgiye, erdeme, doğruya, güzele, iyiye, mutluluğa, adalete, sevgiye ve sevince dayalı yaşama sanatıdır.” 

 

Filozofların felsefe hakkındaki tanımlarını gördükten sonra hikmeti seven, bilginin peşinden giden, bilgiye değer veren olursak büyük bir servete kavuşmuş oluruz. Felsefeyi bilgisizce öteleyenlerin bu servetten bizleri nasıl mahrum ettiklerini fark edelim. İslam filozofları bizler için değerli olmalıdırlar. Kaç yüzyıldır filozof yetiştiremiyoruz. Cehalet kapımızda pusuda yatmış bekliyor.  Bakın! Türk ve İslam yurtlarına ne sıkıntılar içerisindeler. Bu sıkıntılardan felsefesiz kurtulacağımız hayaline kapılmayalım. Niçin İnsanlığın her alanında son sıralarda yer alıyoruz? Eğer felsefeyi hayatımızdan çıkarırsak, insanlık ailesinde saygın yerimizi koruyamayız.

 

Zaten de korumada zorlanmıyor muyuz?  

 

Yararlandığım eserler: Hasan Şahin, İslam Felsefesi Tarihi Dersleri, Nihat Keklik, Felsefenin İlkeleri.

 

Not: Bu yazımı öğrencilerimle okurken Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği 2.sınıf öğrencimiz Zeynep Yüksel gözümüzden kaçan harf eksikliklerini düzeltti.  Kendisine ve diğer öğrencilerime teşekkür ederim.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.