• ŞEpnolat üst

İnşallah reklam arası değildir!

  • Büyükşehir-1

Uzun süredir böylesine keyif veren bir B.B. Erzurumspor takımını izlememiştim. İki sene üst üste gelen şampiyonluk döneminde bile böylesine organize, ne yaptığını bilen, sahanın tamamını parselleyen, rakibine hükmeden, her saniyesinde gol kovalayan bir izlemediğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

Denizlispor karşısındaki futbol, beni ta kapatılan Erzurumspor’un yeşil sahalarda fırtına gibi estiği yıllara götürdü.

Maçı izlerken başımı aldım, 2001 ve öncesine gittim…

Hani o maç başlar başlamaz, sahayı rakibine dar eden…

İnanılmaz presle başlayıp, skoru bulana kadar saldıran…

Golü bulduktan sonra da fark için uğraşan o Erzurumspor’u ne çok özlemişim meğerse…

Hoş, Denizlispor maçında o seviye yoktu ama esintileri vardı…

Açık söyleyeyim, maç öncesi kadroyu gördüğümde çok ama çok şaşırdım…

Defansın en önemli, en iyi kademe anlayışı olan ve en sert savunma yapan ismi Trtovac’ın bırakın 11’de, 18’de olmaması çok şaşırtıcıydı…

Kalede Kaya’nın olması da öyle…

Belki dün 4-1 yendik ama Trtovac’ın olmadığı bir savunmanın nasıl hatalar yaptığını dün gördük, umarım Osman Hoca da görmüştür…

Osman Hoca, sezon başından bu yana yaptığı hatalardan bir ders almış olacak ki, doğruya yakın bir 11 çıkardı…

Sezonun en kötü ismi Murat Gürbüzerol yedek kulübesinde, aklının hiçbir yerinde olmayan Erhan Çelenk ise 11’deydi…

Ayrıca büyük hayal kırıklığı olan iki isim Haris Harba ve  Gökhan Karadeniz de kulübedeydi…

Buna karşın orta saha çok yaratıcı olmasa da koşan ve mücadele eden oyuncularla kuruluydu…

Sezon başından bu yana en çok eleştirdiğim isimlerin başında gelen Burhan Eşer bu kez çok iştahlıydı ve takımın lideri gibi oynuyordu.

Maçın ilk saniyesinden itibaren Denizlispor’u sürklase edip, pozisyonlar bulduk ama Acka’nın neden olduğu, bana göre çok da çok da ağır bir karar olan penaltı ile geriye düştük.

Penaltı öncesinde Osman Hoca’nın görüntüsü kalan dakikalar için çok da iç açıcı değildi.
Aynı şekilde benim ruh halimde…

Ama golün santrasıyla birlikte oyuncular pes etmeyeceklerini gösterdi.

Sağlı-sollu ataklarda Denizli kalesini abluka altına aldık ve Burhan’ın kazandırdığı, Hamza’nın gole çevirdiği penaltıyla beraberliği yakaladık.

Sonrasında da ilk yarı boyunca gol kaçırma yarışına giren bir takım izledik.

Devre arasında “inşallah kaçan golleri aramayız” diye iç geçirirken, ikinci yarıda iştahın hiç bitmediğini, sürekli gol arayan ve pozisyonlar bulan bir takımla karşılaştık.

Nitekim  Lokman’ın iki ve Erhan’ın golleriyle farka koştuk…

Sezon başından bu yana bu iştahı ortaya koyamayan, bırakın iştahı yürümekten bile imtina eden bu takımın dünkü tablosu “işte aradığımız takım bu” dedirtti.

Dünkü takımda aksayan tek yer sağ bek bölgesiydi.

Orta sahada oynayan Jasmin Scuk’un Cumhuriyet Sucuğu kıvamındaki futbolu, Burhan Eşer’in lider kimliğini ortaya koyması, Hamza’nın çalışkanlığı, Erhan Çelenk’in dinamizmi, Abdulkadir’in oyunun iki yönünü de iyi oynayabileceğini göstermesi gelecek adına beni ümitlendirdi…

İnşallah dünkü futbol “reklam” değil, gerçeğin ta kendisidir ve kalıcı olur…

Onu da önümüzdeki günlerde hep birlikte yaşayıp göreceğiz…