• ŞEpnolat üst

Sihirli dokunuş...

  • Büyükşehir-1

Maç öncesinde “1 puanı verelim, maçı oynamayalım” denilseydi, tereddütsüz kabul eder, 1 puanı cebime koyar, evime giderdim. Ama maçı izledikten sonra kaçan 2 puana üzülerek, kahrolarak evin yolunu tuttum.

Futbolda hep konuşulur, teknik adamların oyuna etkisi yüzde kaçtır diye…

Herkes farklı farklı yorumlar yapar, kimi yüzde 50 der, kimi yüzde 20, kimi yüze 40…

Bugün B.B. Erzurumspor’un başında ilk kez sahaya çıkan Mehmet Altıparmak üzerinden değerlendirme yaparsak eğer, yüzde 100 derim…

Hafta içerisinde Mehmet Hoca, basınla tanışma toplantısında, “Önde basan, dikine oynayan, maçın her anında golü düşünen bir Erzurumspor’u izlettireceğiz. Bu formata uymayan oyunca adı ne olursa olsun kadroda olmayacak” dediğinde, açıkçası çok ürktüm. Toplantının hemen ardından da kendisiyle korkumu “Hocam, siz önde basacağız dedikçe, ben kafamda Ümraniye maçını oynuyorum ve ilk yarım saatte 3-0 mağlup duruma düşüyoruz” sözleriyle paylaştım.

 

Korkumun nedeni, ilk 11 haftada izlediğimiz takımın bitik, yürüyecek mecali olmayan halinden başka birşey değildi.

Murat Gürbüzerol, Gökhan Karadeniz, Hamza, Burhan ile nasıl baskılı oynayacaktık?

Ya da Scuk, Taylan hücum hattına destek verebilecek miydi?

Hele savunma, hep ceza yayı üzerinde konuşlanan savunma, nasıl önde basacak olan 6 kişiye destek verecekti?

Kafamda daha bir sürü deli sorular…

Hoca da tam tersine, “Rahat olun, bu takım bunu yapabilecek çapta” diyordu…

Açıkçası, benim hiç ümidim yoktu…

 

BARIŞ ŞİMŞEK VE KALECİ KAYA!

Bu korkularla maça geldim ama yanıldığımı daha ilk dakikadan anladım...

Maç başladığında, takımdaki müthiş isteği, yüksek tempoyu, her alanda baskı, presi ve kazanılan topları hep dikine oynama becerisini gördükçe, korkularımı yendim ama bu kez de “kondüsyonumuz yetecek mi?” sorusu kafamı kemirmeye başladı…

Dakikalar ilerledikçe lider Ümraniye, kendi ceza alanine hapsolmuş, sağlı sollu ataklarla golü aramaya, gol kokmaya devam ediyorduk…

Gökhan Karadeniz hele topu ayağında fazla tutmasa, zamanında pas verebilse, ilk yarıda tarihi farkı yakalamamız içten bile değildi…

Dalga dalga gelen ataklarımızı savuşturan Ümraniye’nin imdadına oyunu sık sık kesen hakem Barış Şimşek ile maalesef topu oyuna sokmamakta anlamsız bir direniş gösteren kalecimiz Kaya yetişiyordu…

Erhan, Gökhan, Hamza, Scuk ve Taylan hep önde basıyor, hayata yeniden dönen Tolga, kusursuz oynayan Acka ve Lokman ikilisi ve solbek Hakan da prese savunmayı önde kurarak müthiş bir katkı veriyordu.

Bu noktada Acka ve Lokman'a ayrı parantez açmak lazım...

İkisi de rakibin gol silahlarını bir an olsun döndürmedi, hep atakları başlamadan bitirdi, son bölüm hariç hem savunmayı öne çıkararak, ön taraftaki oyuncuların işlerini kolaylaştırdılar...  

 

HEP BÖYLE DEVAM ET HOCAM...

Hamza, Erhan, Gökhan Karadeniz ile önemli pozisyonları değerlendiremediğimiz maçın ikinci yarısında da değişen bir şey yoktu…

Tempo yapan, presi rakip ceza sahası içerisine kadar taşıyan Mavi Beyazlılar’ın çiçeği burnunda teknik direktörü Mehmet Altıparmak, kendisine 10 üzerinden 10 puan vereceğim hamlesini yaptı.

Ben bu maçı kazanacağım” dedi ve Burhan Eşer ile Nobre’yi sahaya sürdü…

Sonrasında da Haris Harba oyuna dahil oldu…

Krizdeki bir takımın hocasının, lider takım karşısında yapabileceği bir hamle değildi bu…

Zira, Osman Özköylü döneminde skor ne olursa olsun savunmaya yönelik değişiklikler yapılmasına alışmıştık!

Neticesinde de maçın son anına kadar gol aramaya, pozisyona girmeye ve aynı şekilde de kaçırmaya devam ettik…

 

OSMAN ÖZKÖYLÜ, TAKIMI ÇALIŞTIRMAMIŞ!

Bu maçta görünen en büyük eksikliğimiz, organize olmakta yaşadığımız sıkıntı. Belli ki, Osman Özköylü döneminde bu takım taktik olarak hiçbirşey çalışmamış. 12 hafta sonunda, topu ayağına alan oyuncu, pas verecek oyuncu arıyorsa, bizim taktik çalışmalara ağırlık vermemiz gerçeğini ortaya koyuyor.

Sonuç olarak, bu kadar kısa bir süre içerisinde, Mehmet Altıparmak’ın “yürüyecek hali kalmamış” Tolga, Nobre, Hamza, Gökhan Karadeniz gibi oyuncuları “cana getirmesi”ni alkışlıyorum…

Belki 3 puanı kazanamadık ama iyi bir takım olduğumuzu gördük ve özigüven kazandık…

Bu da en az 3 puan kadar kıymetli…