• ŞEpnolat üst

Kayıp bir kuşak geliyor!

  • Büyükşehir-1

Biz küçükken yaz kış sokaklar da, dağ da bayırda koştururduk.

Bazen susuzluktan dilimiz damağımıza yapışırdı, soluğu çeşmede alır, musluğa ağzımızı dayar yada avuçlarımızla kana kana su içerdik.

Susuzluğu bilir suyun kıymetini anlardık.

Ya şimdiki çocuklar ve onların ebeveynleri ne yapıyor;

Çantalarında yada ellerinde pet şişelerle su taşıyor ki çocuk isterse hemen ağzına dayasın, peki susuzluğu, yanmayı,kavrulmayı nasıl öğrenecek ki suyun kıymetini bilsin.

Ellerimiz, yüzümüz , elbiselerimiz toz,toprak,çamur olurdu.

Sırtımız terler, şakaklarımızdan süzülen ter toprakla birleşince çamur olur akardı.

Biz yıkanır, paklanır bir birimizin eline su döker temizlenirdik ki eve temiz gidelim.

Yardımlaşmayı, kendi işimizi kendimiz görmeyi öğrenirdik.

Ya şimdiki çocuklar ve onların ebeveynleri ne yapıyor;

Çocuk daha iki adım koşmadan çantadan havlu, peçete veya çamaşır çıkarılıp yavrum koşma terlersin diyerek üzerine atlıyorlar. Çocuk teri,paylaşmayı ve yorulmayı bilmiyor ki dinlenmenin,arkadaşlığın kıymetini bilsin.

Acıkınca ya bir somun parçası, ya tandır ekmeği elimize alır ona domates, peynir veya zeytini katık eder, sıcak ise çeşmede ıslatır yerdik. Öyle lezzetli, öyle lezzetli olurdu ki Nusret’in etinden daha lezzetliydi. Evde yoksa çat kapı komşudan ister ve kapıdan boş dönmezdik. Komşuluğu bilir, açlığın zorunu, tokluğun hazzını yaşardık.Kanaatkar olmayı, tek çeşitle doymayı öğrenirdik.

Ya şimdiki çocuklar ve onların ebeveynleri ne yapıyor;

Ev de olsun dışarıda olsun yanlarından bir şeyi eksik etmiyor zümrüdü anka kuşu gibi gak dediklerinde yiyecek guk dediklerinde içeceği yetiştiriyorlar.

Açlığı bilmeden, nimete burun kıvırarak,varmış yokmuş düşünmeden her şeyi istiyorlar,bilmiyorlar ki dünya da bunları bulamayan milyonlarca aç var.

Biz çocukken mahallede cenaze olunca radyo, televizyon açılmaz, düğün dernek olmaz insanlar yüksek sesle gülmez, hatta konuşmazlar, acıyı beraber paylaşırlardı.

Ya şimdiki çocuklar ve onların ebeveynleri ne yapıyor;

Çocuklar zaten başkalarının acısına ebeveynlerinin üzülmesini anlamıyor, idrak edemiyor kendileri de duygusuz bir şekilde bir an ön televizyon başına ya da tablete kavuşmak için kendi kendilerini yiyorlar.

Vatan, millet, bayrak, mukaddesat gibi kavramlar bizim dünyamıza öyle yerleştirildi ki, gerekirse can veririz.

Ama gezi olaylarında gördük ki bu kuşakta bu kavramlar da gitmiş.

Hedefleri yok, gelecekleri ne olacak umurlarında değil, el becerileri var mı yok mu belli değil, Tv den oyunlardan etkilenip dünyayı sanal alemde yaşıyor,kısa yoldan nasıl zengin olunur,çalışmadan nasıl para kazanılır hep onun peşindeler.

Hepsi böyle mi? Değil elbette içlerinde akıllı, mantıklı canavar gibi olanlarda var ama maalesef çoğunlukta olan o taraf.

Bunda bizim, ebeveynlerin çok ciddi ihmali, aşırı derecede üzerine düşme ve sahiplenme kusuru var.

Geç olmadan çocuklarımıza sahip çıkalım,  Vatana, millete,bayrağa,mukaddesata ve büyüklerine saygı duymalarını sağlayalım.

Yoksa beyin yıkayan cemaatların, illegal terör örgütlerinin ya da uyuşturucunun eline düşecekler.

Bu hafta bizi üzen bir başka konu ise Erzurum’un iyi yetişen evlatlarının bir şekilde küstürülmesi.

Sosyal medya da son zamanlar da A.Ü. Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Hocalarından Prof. Dr. Serdar SEVİMLİ’nin ismi geçiyor ve hemen herkes hocaya destek mesajları yazıyordu.

Merak edip araştırdım ve Serdar Hoca’nın neredeyse memleketi terk edip başka ile göç edeceği gibi bir hava oluştuğunu gördüm. Serdar hoca bu memleketin yetiştirdiği donanımlı, mesleğinde çok iyi,insanlığı on numara olan bir şahsiyet.

Böyle bir Değerin başka bir ile gitmesi bu memleketin çok büyük  bir kaybı olur.

Türkiye’nin önde gelen özel hastanelerinden Serdar Hoca’ya çok ciddi ve büyük paralarla teklif geldiğini biliyorum. Buna rağmen Serdar Hoca önceki gün sosyal medya hesaplarından bir mesaj yayınlayarak bu şehri sevdiğini ve Üniversite den ayrılmayacağını söyledi.

Sayın Atatürk Üniversitesi Rektörüm, sayın Dekanım,Sayın Başhekimim ve Sayın Bölüm başkanım lütfen konuya el atın.

Hocanın kapısının önünde yıllardır görev yapan personelini almakla, ameliyatların da teknisyenlerin karşı gelmesiyle, yatak sayısını düşürmeyle hoca’nın şevkini kırmayın. Olan bu memlekete, tedavi bekleyen hastalarına ve Üniversitemize oluyor. Ben bir vatandaş olarak sizden hasseten rica ediyorum Prof. Dr. Serdar SEVİMLİ hocamıza sahip çıkınız. Hemşehrilerimiz   sonuna kadar sahip çıkıyor  şimdi sıra sizde.