• ŞEpnolat üst

Gözaltına alınışım ve emniyete götürülüşüm

  • Büyükşehir-1

 

 

02 Eylül 2010 günü makamımda öğretmenlerin ve personelin gözü önünde, gözaltına alınmıştım. Olay kısaca şöyle...Yeniden bir kez daha Ezurum'dan alınmış Kütahya Il Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmıştım. Erzurum'da görevde olmadığım bir dönemde başlayan ve devam eden bir yolsuzluğu 2010 yilında ortaya çıkarmış ve adlî mercilere intikal ettirmiştim. Kriminal incelemede, İmzalar şahsıma ve arkadaşlarıma ait değil ve sahte belgeler de müdürlüğümüze ait değildi. Üstelik memur suçları kapsamında soruşturma izni de verilmemişti. Buna rağmen itibarsızlaştırılmama yönelik kurulan bir tuzağın ve çıkışa konulan kameraların eşliğinde makamımda göz altına alınmıştım. Arkada iki emniyet görevlisinin eşliğinde Valilik binası merdivenlerinde inişim ve kendimden emin biçimde emniyete götürülüşüm...

 

Gözaltı kararının akşamında; hukuk ayaklar altına alınarak, apar-topar tutklanmış ve hak aramam bir cezaya dönüştúrülmüş ve nihâyet bana bir ders verilmiştı. Cezaevine götürülüşümde; polisler nezâket göstermiş ve "Hocam, sana kelepçe takamayız" demişlerdi. Polislerin eşliğinde Adliye'den çıkış ve cezaevine götürüldüğüm anı yansıtan görüntüm... Gözyaşı dökmedim ama, yine de nemli gözlerimle, kurulan kahpe bir tuzağın masum bir kurbanı olarak ziyâdesiyle efkârlı ve kederliydim...

 

56 gün kaldığım ceza evinde, hiç bir memurun kolayca ödemeyeceği 50.000.TL. gibi yüklü bir kefâlet karşılığında ve bankacı eşime ait ve her Türk kadınında var olan ve doğal olan 300 gram gibi, mütevâzı sayılabilecek ziynet eşyası da, savcı Osman Şanal tarafından dava ile ilişkilendirilerek gayr-ı ahlâkî ve utanç verici bir biçimde emânete alınmış ve şahsıma da yurt dışı yasağı konularak tahliye edilmiştim. Üç yılı aşkın süren yargılama neticesinde ise, "Yargılama şartları oluşmadığından ve yolsuzlukla ilişkim olmadığı anlaşıldığından" denilerek davanın düşürülmesine karar verilmiş ve tutuksuz yargılanan gerçek suçlular ise, ağır cezalar aldılar... İnsanların şeref ve haysiyetleriyle oynandığı haksız bir süreç... 

 

Şahsıma böylesine bir adaletsizliği ve keyfi iş güzârlığı gerçekleştirenler aynı zamanda ülkemize de 15 Temmuz gecesi tuzak kuranlarla hem fikir ve birlikte hareket edenlerdir. Hukuku siyasallaştırarak çiğneyen ve ayaklar altına alan sözüm ona bu savcı ve hakimler hakkında 15 Temmuz'un çok öncesinde yapmış bulunduğum suç duyurum nihayet neticelendi. Sanıyorum yakında adli makamların önünde olacaklar ve hesap verecekler ve ayrıca yapılanlara ilişkin olarak tazminat yoluna başvurulacak.

 

Zalimlere boyun eğmek yok...

 

Cezaevine götürülüşüm