• Büyükşehir-1
GÜNCEL Haber Girişi : 05 Eylül 2016 10:52

Cadı avına dönüşmesin

Cadı avına dönüşmesin
Türkiye 15 temmuzda eli kanlı bir örgütün darbe girişimiyle sarsıldı. Yüzlerce insanımız yaşamını kaybetti. Başta siyasiler olmak üzere halk tarihte görülmemiş bir direniş sergileyerek bu darbe girişimini önledi.

SİNAN ÖZÇAYLAK YAZDI...

KARIŞIK

 

 

 

Bu kalkışma sonrasında Fetullahcı Terör Örgütüyle bağlantılı kim varsa onlarla mücadele edilmeye başlandı. Devletin her kademesine kadar sirayet etmiş olan terör örgütü mensupları birer birer toplanarak yargı önüne çıkarıldı.

Buraya kadar hiçbir itirazım yok. Kim devletin terör örgütü olarak nitelediği bu yapılanmaya yardım etmişse, ekonomik destek sağlamışsa, plan yapmışsa, pusu kurmuşsa yargılansın ve cezasını çeksin. Yüzlerce insanın ölümüne sebep olan Türkiye’yi derin bir kararlığa sürükleme niyetinde olan bu örgütle etkin mücadele edilsin.  Bu mücadele devam ederken din temelli yeni yapılanmaların devlete sızması da engellensin.

Ancak insanlar vatana ihanet, terör örgütü üyesi olmak suçlarından göz altına alınırken, yargılanırken çok dikkat etmek gerekiyor. Zira “büyük devlet o dur ki suçluyu suçsuzdan ayırabilsin. Adalette hükmedebilsin.”

Bu tür kriz dönemlerini çok seven, daha önceden farklı nedenlerle düşmanlık beslediği, sevmediği, ticaretine rakip gördüğü, bir çok insanı FETÖCÜ diye yaftalama çalışanlar sosyal medyayı adeta yıkıyor.

Elinde hiçbir delil, belge olmadan birbirlerine iftira eden insanları görüyoruz.  Özellikle yerel medyada elini kana bulayıp insanların üzerine sürmek için can atan, insanlar tutuklandıkça, mallarına el konuldukça  adeta mutluluk çığlıkları atanları görüyoruz.

 

17 – 25 ARALIK MİLAT OLMALI

17-25 aralık 2013 tarihinde paralel yapı olarak tabir edilen örgüt ilk eylemini gerçekleştirmiş ve seçilmiş hükumete yönelik bir yargı darbesi yapmayı planlamıştı.

İşte bu tarihte “Fetullah Gülen cemaatinin” aslında din temelli kurulan ve hizmet için oluşturulmuş bir yapı değil de ülkeyi kaosa sürükleyecek, devletin bütün kılcal damarlarında yapılaşmış, niyeti halis olmayan, dış güçler tarafından kullanılan bir örgüt olduğunu öğrendik. Bununla ilgili sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da “ ciddi yanılgıya düşmüşüz Allah bizi affetsin” diyerek FETÖ ile ilgili yanılgısını ifade etmişti.

Öyle ya örgütün vitrini olarak nitelendirilen ve her yıl ciddi reklam yapmasına “ himmet” toplamasına sebep olan Türkçe Olimpiyatlarının açılışına devlet kademelerinden üst düzey yetkililer katılıyor, gösterilen tablo karşısında göz yaşlarını tutamıyor hüngür hüngür ağlıyordu.

Ancak 17 -25 aralık yargı darbesi girişimi sonrasında gördük ki bu örgüt niyeti halis olmayan, ülkeyi kaosa sürüklemeyi hedefleyen bir yapı ve mücadele etmeye başladık.

Bu tarihten önce gerçekten saf duygularla cemaatle bağlantısı olan, çocukları okutuyorlar diye yardım gönderen insanlara sizler teröristsiniz, sizler vatana ihanet ettiniz demeyi çok doğru bulmuyorum.

Ama 17-25 aralık sonrası bu örgütün maskesi düştükten sonra bağlantısını devam ettiren, yardım eden, ticaret yapan her kim varsa yargılansın ve gereken ceza verilsin. Ağır cezalar verilsin ki bir daha bu ülkede kimse böylesi hain bir girişimde bulunamasın.

17- 25 aralık sürecine kadar kandırılan, “yurt dışında açtığı okullarla Türk bayrağını dalgalandırıyor, milli duyguları maneviyatı yüksek çocuklar yetiştiriyor” diye yardım eden, çocuklarını bu okullara gönderen insanları siz teröristsiniz, vatana ihanet ettiniz suçlamasıyla tutuklarsanız mallarına el koyarsanız  bu adil bir tutum olmaz. Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarında bu örgüt elemanı olan hakim ve savcıların yaptığı yanlışı yapmış olursunuz ki Allah muhafaza bu terör örgütünün işine yarar.

Krizleri fırsata çevirme niyetinde olan insanlara hizmet etmiş olursunuz. Onların değirmenine su taşımış olursunuz. Bu işi “ cadı avına “ dönüştürmeden, intikam alma duygularını bir kenara iterek, tamamen adil ve vicdanlı bir şekilde yürütmek lazım.

 

Hakim ve savcı cüppelerinde düğme ve cep yoktur. Sebebi herkesin karşısında önünü iliklemeden kanunlardan aldığı güçle dimdik durabilsin diyedir.  Cebi yoktur, vicdanıyla cüzdanı arasında kalmasın diye. Bu denli önemli bir görevi yerine getiren ve cumhuriyetimizin teminatı olan yargı mensuplarımıza büyük görev düşüyor. Adil yargılanmayı zedeleyecek ve verdikleri kararlarla kamuoyunda insanların mağdur olduğu algısını yaratmadan süreci yönetmeleri şart.